ANNECE / Mucizeleri Anlatmalıyım Ona

MUCİZELERİ ANLATMALIYIM ONA!


Bu sabah büyük bir heyecanla başladım güne. Seni görecektim bugün. Minik ellerini, ayaklarını görecektim. Küçücük bedeninin içimdeki işgalini seyredecektim. Bu yüzden bugün babanla benim için çok güzel bir gündü. Sana birde sürpriz yapacak babaanneni getirecektik. İlk kez karşılıklı bakışacaktınız, ama sen onu sadece hissedecek sesini duyacaktın. O seni görmenin keyfini sürecek sense her şeyden bir haber minik poponu yuvarlamış yatıyor olacaktın.  
Bu sabahta içerdeki isyanınla uyandırdın beni. Saati hiç şaşırmadan her sabah 06:00 da iteklediğin karnım ve yiye yiye bitirdiklerinden boş kalan midemi emişinle başlattın beni güne.  Yataktan hiç mızmızlanmadan kalktım senin sayende. Zaten sen benimle yaşamı paylaşmaya başladığından beri ben senin için hiç mızmızlanmadım. Zar zor kaldırıldığım uykudan senin için hiç kimseyi uyandırmadan bir seferde kalkmayı öğrendim. Çünkü sen ya acıkmıştın ya da sevgi istiyordun benden.  Belki de saatlerdir duymadığın sesimizi özlemiştin.
Senin sevdiğin kıvamda ısıttığım ılık ballı sütümü (ki sıcak içtiğimde kahvaltıya kadar tepinmiştin içimde, belki de anne uydurmasıydı bunlar, önemli olan benim öyle hissetmemdi) alıp sonbahar havasını, son sıcak kucaklamasına sığınmak amacıyla senin için ciğerlerime doldurmaya mutfak balkonuna çıktım. Usulca oturduğum sandalyede, geriye yaslanırken aldığım bir yudum süte senin verdiğin tepkinin keyfini çıkarıyordum. Herkes uyuyordu. Mahalle sessizdi. Geçen bir iki insan harici henüz hayat başlamamıştı. Tek uyanık sanki senle bendim. Beraber içtiğimiz sütün keyfini sürerken işe gitmeyecek olmayışımızın sebebiyle doktor saatimize kadar biraz daha uyumamız gerektiğine karar verdim.  Babanın yanına dönüp onu uyandırmadan yanına uzandığımda, onun mırıltıyla karnımı sevmesi (bana göre seni sevmesiydi) senin de onu hissetmişçesine elinin durduğu son yerde bir iki yerleşme hareketinden sonra, rahatlıkla uykuya daldığını anladım. Son zamanlarda huzurumun yaratıcısı siz iki mükemmel aşktı benim için. İkinizde benim mucizemdiniz. Biriniz yıllarca hayatımda istediğim  sahip olamayacağımı düşündüğüm, diğeriniz ise yıllarca içimde beslediğim tabiatın gerekliliğinden de fazla olan annelik duygumun sahibiydiniz. İkinizde uzun zaman sonra bana gelen mucizelerimdiniz. Mucize; hiç beklenmeyen değil, istenip de beklenmediği anda gerçekleşenmiş. Sizler benim çok istediğim ama artık beklemediğim mucizelerimdiniz.  Huzurun verdiği hayallere sığınıp hep birlikte tekrar uykuya daldığımızda, senin aramızda yatıyor olduğunu bilmek, bundan sonra sabahlara uyanmaya mükemmel bir sebebimiz daha olduğunun anlatımının hissel bir simgesiydi.
Doktorumuza vardığımızda sanki sende, seni göreceğimizin bilincindeymişsin gibi kıpır kıpır yerinde duramıyordun. Annem, bebeklerin annelerinin duygularını hissettiğini söylemişti. Demek ki sende benim heyecanımı benle paylaşıyordun. Ekranda seçemediğimiz şekillerin arasında önce kalp atışlarını duyduk. İşte o minicik kalp heyecan ve sevgiyle atıyordu. Küçücük bir kalp, incecik korunası bir derinin altında kan pompalıyor ve dünyanın en mükemmel melodisinin  altına özenle işlenmiş notaların bizzat kendisi oluveriyordu. Kulaklarım hiç bu kadar harika bir tını duymamıştı. Mucizemin seslenişiydi bu “Geliyorum” diyen adımlarının sesleri. Babaannen ekrana bakarken doktor ablan, “bakın bunlarda saçları” dediğinde, hepimiz ekrana şaşkınlıkla bakakalmıştık. Kıvır kıvır havada uçuşan saç telleri, kurşun kalemle çizilmiş portre resimlerdeki  o saçlar gibiydi. Siyah bir zemin üzerinde mavi çizgiler vardı. Puslu, yarı saydam yarı belirgin ama ‘ben buradayım’ diyen sana ait olan ve ellerimi üzerinden hiç çekmeyeceğim, uzadıklarında canını yakmamak için yavaş yavaş tarayacağım, bazen taktığım tokaları çıkardığında söylene söylene (ama tatlı tatlı kızarak) tekrar toplayıp, gülümseyerek izleyeceğim tatlı yüzünün ipeksi örtüleriydi. Babaannen heyecan ve gülen gözlerle ekrana bakarken, yüzünde gördüğüm o mutluluk, dünyadaki bir çok değerli varlığın yerini alacak, en değerli varoluşun anlatımıydı. Babana ne demeliydi? İnanmaz gözlerle ekrana sabitlediği gözlerine çekinerek baktığımda dünyalar onundu ve zaten onun bizden başka dünyası yoktu.  Anladım ki, sen sadece benim değil ailemizin mucizesiydin…  

Yorumlar

Popüler Yayınlar