Rugan Ayakkabılar | İçimdeki Dişi / 9. Bölüm | Geçmiş / Part-1


"Hoşgeldin . Ne oldu öyle, söylenip durdun telefonda?"
"Sorma Bilal. Adamın biri üstüme kahve döktü."
"Hep seni bulurlar zaten. Özel çekiyorsun. Geçmiş olsun."
"Gerçekten de öyle. Adam bir de komisermiş."
"Olmuş bitmiş yapacak bir şey yok."
"Aynen. Konumuza dönelim." Cevdet ceketini koltuğun üzerine atıp gömleğinin kollarını katlayarak Bilal'in karşısındaki koltuğa doğru seri adımlarla yürüyüp oturdu. "Evet, seni dinliyorum." Tüm dikkatini Bilale vermişti.
"Dediğim gibi kendinden korkuyor. Ancak kendiyle de inanılmaz bir mücadele içinde."
"Elleri ne durumda?"
"Dikişli, sargılı işte."
"Demek bozuldu ben bakmadım diye."
"Hem de nasıl, ama çabuk toparladı."
"Ne yapıyoruz peki?"
"onu takip altına alıyoruz. Evine iki kamera koyacağız. Bu gece yerleştirdiğinde haber verecek. Bende izlemeye başlayacağım."
"Kayıt alabildin mi?"
"Aldım. Senin aceleci kız kardeşin yüzünden form bile doldurtmaya vaktimiz olmadığı için sözel olarak iznini almak zorunda kaldım. O da kopyalarını istedi."
"Ne yapacakmış?"
"Oda beni değerlendirecekmiş."
"Vay zekiyiz. Aç görelim bizim zeki kızı."
"Zaten fikrini alacaktım bende." Bilal kamera kayıtlarını açmaya çalışırken diğer yandan da çekmeceden atıştırmalık bisküvi ve çikolata çıkartıyordu. "Oğlum şu atıştırma huyundan bir vazgeçmedin. "Sus. Çok konuşuyorsun kulağımın dibinde. Zaten bozuğum sana. Bardan aldığın hatunla gece nasıldı. Hiç bahsetmiyorsun."
"Bilal..."
"Tamam be tamam. Hiç eğlenceli değilsin." Ekrana gelen görüntülerle birlikte ses de odayı doldurmaya başlamıştı. Cevdet görüntü ekrana geldiği an da kaşlarını çatarak acaba da kaldığı fikrine tutunmaya çalıştı. Yanlış mı görüyordu? Yok artık, bu o olamazdı değil mi? Kızı o kadar çok kafasına takmıştı ki, herkesi ona benzetiyordu. "Adı ne demiştin"
"Bilge."
"Bilge" Duyduğu ismi transa geçmişçesine fısıldayarak tekrar dile getirdiğinde yüzünde oluşan aptal gülümsemeyi Bilal çoktan fark etmişti. Omzunun üzerinden ekrana bakan arkadaşına bütün vücuduyla döndüğünde Cevdet gözlerini Bilale çevirmek zorunda kalarak doğruldu.
"Sen aptal aptal niye gülüyorsun."
"Tanımadın değil mi?"
"Kimi?"
"Ekranda ki kadını. Bilgeyi..."
"Nereden tanıyacağım oğlum."
"Bardan birlikte çıktığım kadın... Sana anlatmadığım." Bilal ekrana tekrar baktığında sadece refleks olarak "oha!" diyebilmişti. Sonra gerçek bir sırıtışla arkadaşına dönüp yakaladığı fırsatı değerlendirdi. "Dedim ben sana, sende var bir arıza. Çekiyorsun." Cevdet kendini toplayarak arkadaşının kafasına hafiften biraz daha sert belki de bir tokat attı. Bilal burnuna kayan gözlüklerini sırıtmasını bozmadan gözlerine doğru geri itti. "Evet, senden belli olmuyor mu?" Bu cevap Bilal'in hoşuna gitmese de anın tadını çıkarmaya devam ediyordu. "İnanamıyorum. Rastlantıya bak. Koca İstanbul da geldi seni buldu. Şans mı şansızlık mı? bak bunu çözemedim."
"Dalga geçme. Gerçekten şoktayım. Bu kız yıllar evvel Selinin çektiği fotoğraflardan yola çıkarak değerlendirdiğimiz hasta. Ben ise hastama hasta olmak yolunda ilerliyorum dostum. Bu hiç iyi değil."
"Bir dakika. Ne dedin sen? Yok bence hemen seni bir terapiye almamız lazım."
"Tamam biliyorum hastalarla ilişki yaşamak etik değil. Ama şimdi de dün gece yanımda uyurken gördüğüm kadına hissettiklerimin aynısını birebir hissediyorum. Off ne cümle kurdum ya."
"Ben ilişki etiğinden falan bahsetmiyorum. Ya da hatunun problemli bir kişilik olmasından... Benim bahsettiğim sen bu kızdan bayağı etkilenmişsin. Artı şu an yaşadığım şok üstüne karar verdim ki ilki artçı şokmuş bu temelden geldi. Uyuduğunuza inanamıyorum. Çok romantik." Bilal bugün tamda formundaydı. Cevdete ardı ardına laf söylüyordu. Cevdet daha fazla dayanamayarak arkadaşını ensesinden yakalayıp sandalyesinde iki büklüm olacak şekilde masanın altına doğru eğdi. "Sen yürek mi yedin dostum. En son ağzını burnunu kıranın ben olduğumu hatırlıyorum." Bu ani hareketle nefesi kesilen Bilal bir yandan da gülüyordu. Gülümseyen sesinde eğlendiğini ifade eden cümleler yer aldı. "O sayılmaz, moralim bozuktu sende bundan faydalandın."
"Ya demek öyle şimdi gidip ringe çıkmaya ne dersin? Hak geçmemiş olur."
"Olmaz. Bu kadar sözden sonra ecelime susamadım."
"Akıllı insan seni..." Cevdet kendini de kollamayı unutmadan birkaç adım birden geri giderek Bilalden uzaklaştı. Kollarını düzelterek ciddi iş ifadesini takındı. "Hadi işimize bakalım."
"Bakalım tabii ki." Bilal tekrar ekrana dönerken suratında ki ifadeyi hala değiştirmemişti. Sessizleşerek görüntüleri iki arkadaş izlerken Bilal son sözünü söylediğinin farkında değildi. "Aranızda çok haşin bir aşk olacak."
"Arzu abla, doktor Bilal'in odasında resmen savaş çıktı. Kapıyı bir çalıp baksak mı?" Arzu hemşire doldurduğu formdan başını kaldırıp önce sesin geldiği tarafa veznenin arkasına sonra da kaşlarını çatarak endişeli bir şekilde Doktor Bilal'in kapısına baktı. Başıyla işaret ederek "içeride yalnız mı ki?"
"Hayır, az önce içeri Cevdet hoca girdi."
"Öyle mi? O kapıdan uzak dursak iyi olur."
"Bence o iki yakışıklının da suratlarında iz oluşmadan olaya el atmalıyız." Arzu hemşire bunu diyen öğrenciye gözlerinde ateş saçarak baktı. "Ama hocam yalan mı adamlar taş." Başını sağa sola sallayarak gülmeye başladığında oda kapısının büyük bir gümbürdemeyle sallandığını duydular. Veznede ki üç kadında yerinden sıçramıştı. Aralarından tek bir kişi hayranlıkla ellerini çenesinin altında birleştirmiş kapıya doğru bakıyordu. Arzu hemşire kapıyı göstererek. " Size söylemiştim, o kapıdan uzak durun."
"Nasıl olacaksa." İç çekerek fısıltı halinde söylenen bu sözlere Arzu hemşire tekrar gülerken bu öğrenciyi göz önünde tutması gerektiğine karar verdi.
wattpad takip için;

Yorumlar

Popüler Yayınlar